T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI
Web sitemizi ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.
Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.
Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:
Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.
Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.
Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;
İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.
Oturum Çerezleri (Session Cookies) |
Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId) |
Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:
Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.
Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.
19 Ekim Muhtarlar Günü dolayısıyla Ankara Valiliğince “Muhtarlar Buluşması” düzenlendi.
Muhtarlar Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliğe İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’nun yanı sıra Ankara Valisi Ercan Topaca, Mahalli İdareler Genel Müdürü, Muhtarlar Daire Başkanı, muhtarlar ve davetliler katıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İçişleri Bakanlığı’nın her zaman köklü kurumları bünyesine toplayan, köklü bir devlet geleneğinin temsilciliğini yapan bir bakanlık olduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Saygıdeğer muhtarlarımız, zaman zaman bahsederim. Bu külliyattan bir cüz olarak muhtarlık kurumu da 1829’dan bugüne kadar var olan, kendisini devam ettiren, milletin derdiyle hemhâl olan, memleketine hizmette yâr olan bir kurumdur. Önemli bir özelliği vardır: Bu topraklar üzerinde ilk idari seçim 1830’larda muhtarlık seçimleriyle başlamıştır. Demokrasi kültürümüzün de ilk basamağı muhtarlık olmuştur. Zaten muhtarın kelime anlamı da, biliyorsunuz, seçilmiş olan demektir. Elbette sizler de takdir edersiniz ki bir kuruma değer vermek sadece onu güzel sözlerle methetmekle olmuyor. Laf değil icraat yapmak da gerekiyor. AK parti hükûmetleri olarak yerel yönetimlerden gelen bir liderimizin olmasının da etkisi, talimatları, yönlendirmesiyle çok şükür ki 2002’den bugüne kadar muhtarlarımızla ilgili birçok yeniliğe ve iyileştirmeye imza atmış bulunuyoruz. İçişleri Bakanlığı bünyesinde Muhtarlar Daire Başkanlığını kurmak suretiyle muhtarlarımızla Bakanlığımızın kurumsal anlamdaki bağını daha da güçlendirdik ve sorunların takibini kolaylaştırdık. Yine aynı maksatla valiliklerde bir vali yardımcısının, büyükşehir belediyelerinde de bir belediye başkan yardımcısının bu konuda görevlendirilmesini de temin ettik. Dijital ortamda kurduğumuz kısa adı MUBİS olan Muhtar Bilgi Sistemi’yle de muhtarlarımızın taleplerini merkeze daha hızlı iletebilmenin ve bunları takip edebilmenin altyapısını oluşturmuş olduk.”
Muhtarların özlük haklarına da değinen Bakan Süleyman Soylu “2002’de 97 lira olan muhtar maaşlarını net 1503 liraya çıkartıldı ve ayrıca 613 lira da Sosyal Güvenlik Kurumu prim desteği verildi. Bütün bunlara ilaveten 2015 yılında yayınlanan Genelge ile de Sayın Cumhurbaşkanımızın yayınlamış olduğu, takip ettiği, her sizle bir araya geldiğinde heyecanını, umudunu ve sizle olan muhabbetini bir kez daha ortaya koyduğu ve bunu kendisinin takip ettiği 19 Ekim’i Muhtarlar Günü ilan ettik. Bana göre en önemlisi kıymetli Cumhurbaşkanımızın millî iradenin temsil makamı olan Külliye’de gerçekleştirdiği muhtar buluşmalarıyla Türkiye’de bu alanda ciddi bir katma değer ortaya koymuştur.” dedi.
Bakan Soylu konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye’nin 2002’den beri geçirdiği değişimin şifrelerini, prensiplerini, AK Parti Hükûmetlerinin karakterini çok değişik anahtar kelimelerle tarif edebiliriz. Bunun içinde istişare kültürü vardır. Bunun içerisinde milletin kararını her şeyin önüne koyma vardır. Bunun içerisinde tam bağımsızlık vardır, her türlü vesayeti reddetme vardır. Bunun içerisinde millî, manevi değerlerimiz vardır. Bunun içerisinde Anadolu vicdanımız vardır. Bunun içerisinde sorunların üzerine gitmek vardır. Bunun içerisinde insan odaklılık vardır. Ama bunun içerisinde mutlaka ve illaki yerel yönetimlerin kuvvetlendirilmesi ve güçlendirilmesi vardır. Bunun içerisinde belediye vardır, bunun içerisinde muhtar vardır. Bunun içerisinde bütün bunlarla birlikte birtakım hassasiyetler vardır. AK Parti Hükûmetleri bu hassasiyeti iktidar olduğu günden bugüne kadar her noktada göstermiştir. Büyükşehir yasasıyla beraber göstermiştir. Muhtarlarımıza ilişkin düzenlemelerimizde ve yeni oluşumlarımızda göstermiştir.
Bazıları bunu şöyle basit bir denklemle açıklamaya çalışıyorlar.
İşte belediyeler, yerel yönetimler, halka temas eden noktalar. Oralarda iyi olursak iktidar yolu açılır. Elbette ki böyle bir ilişkinin varlığı inkâr edilemez, kabul edilebilir. Ancak mesele bu kadar da basit değildir. Bir kere siyasetin amacı bu kadar basit değildir. AK Parti'nin bu anlayışının kaynağı hem demokrasinin hem vatandaş memnuniyetinin hem de çocuklarımızın geleceğine ait her şeyin şekillendiği yerin, aslında yerel yönetimler olmasından kaynaklanmaktadır.
Hepimizin çoluk çocuğu var. Bu çocuklar parklarda oynamalıdır. Tertemiz, emniyetli sokaklarda gezmelidir. Modern okullarda okumalıdır. Eğer biz siyaseti vatandaşın memnuniyeti, duası, çocuklarımızın sağlıklı bir ortamda, sağlıklı şekilde yetişmesi için yapıyorsak bunun yolu elbette ki muhtarlıktan, ilçe belediyesinden, büyükşehir belediyesinden geçmektedir.
Siyaset sadece iktidar olmak için yapılmaz. Siyaset, insana hizmet için, milletimizin refahı, çocuklarımızın geleceği için yapılır. Bunu doğru yaparsanız millet size verdiği yetkiyi, emaneti zaten yenileyecektir. Yani niyet hayır, akıbet hayırdır.”
Bugün terör örgütüyle iltisaklı belediyelerde görevlendirmeler yaptıklarını ifade eden Süleyman Soylu “Biz bunu niye yaptık? AK parti olarak yeterli belediyemiz mi yoktu, iktidar mı değildik? Hayır arkadaş. Batıdaki bir şehrimizde vatandaşımız gürül gürül banyo yaparken aynı nüfus kâğıdı taşıyan doğu illerimizdeki bir vatandaşımız neden bu rahatlıktan istifade etmesin? Neden Ege’de, Marmara’da, Akdeniz’de bir şehirdeki vatandaşımız tabii hakkı olarak güzel bir yürüyüş yolunda akşamları yürüyüş yapabiliyorken öte tarafta Hakkâri'de, Mardin’de, Cizre’de benim aynı nüfus kâğıdını taşıyan vatandaşım bırakın yürümeyi, arabayla bile gidilmeyecek yollara mahkûm edilsin? Neden bu ülkenin vatandaşlarının verdiği vergiler vatandaşa silah çeken bir örgüte gitsin? Aranızda elbette ki oraları bilenler vardır. O belediyelerde yapılan işleri listeleri bana zaman zaman geliyor. Gurur duyuyorum, mutlu oluyorum çünkü orada milletin vergisiyle beraber terör örgütü besleniyordu. Milletin vergisiyle beraber ve milletin belediyelerinin arabalarıyla beraber silahlar taşınıyordu. Milletin oradaki verdiği vergilerle belediyelerin kazıcı araçlarıyla beraber hendekler kazılıyor, çukurlar kazılıyor, devletin askerine, devletin polisine silah yöneltiliyor, evlatlarımız şehit ediliyordu. Sadece o kadar mı? Hayır. Sadece bu kadar değil. Neredeyse o belediyeler terörist kazandırma merkezi hâline dönüşmüştü. İşte ‘Yarın şuraya giderseniz burada ailenizden birisi işe girebilme imkânına sahip olabilir.’ diye aldatılıyorlar, kandırılıyorlar, ondan sonra da dağa terörist olarak getiriliyorlar. Ama bir şeyi unuttular, devletin kararlılığını, milletin bütünlüğünü. Şimdi ifade etmek istiyorum. O kadar açık ve net ki! Bazı illerimizde, Diyarbakır’da, Mardin’de 1000 kilometrenin üzerinde sıcak asfaltlar yapıldı. Bazı ilçelerimiz ilk kez kanalizasyonla tanıştı. Oradaki çocuklarımız, hepiniz hatırlarsınız ve bilirsiniz, yıllar önce ellerindeki taşlarla küçümencik çocuklara devletin askerine, polisine, kaymakamına taş attırıyorlardı. Oysa hemen hemen her hafta gittiğimiz Doğu ve Güneydoğu’da karşı karşıya kaldığımızda o çocuklar, o evlatlar ayaklarımıza sarılıyorlar, hoş geldiniz diyorlar ve birbirimizle bir sevgi ailesi oluşturuyoruz. İfade etmek istiyorum ki bu ülkenin birliği ve beraberliği, bu ülkenin bütünlüğü, çok net ve altını çizmek istiyorum, birilerini rahatsız etmektedir. Biz Türkiye’de bu rahatsızlığı vermeye devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Ne yapacaklar? Bizi birbirimize düşürecekler, bizi hedeflerimizden uzaklaştıracaklar. 2023’ü, 2053’ü, 2071’i yeniden bize ulaşılamayacak hayaller olarak gösterecekler ve Türkiye’de insanlarımızın hayat standartlarını yükseltmeyi düşünen değil acaba yarın ne olacak diye endişe eden bir insan hâline dönüştürecekler her birimizi. Kukumav kuşu gibi oturacağız, sineceğiz, düşüneceğiz; evladımız ne yapacak, ne edecek, nasıl bir noktaya gelecek; acaba bu Doğu’da ve Güneydoğu’da bu terör ne zaman bitecek, acaba biz bunun maliyetini nasıl ve ne kadar bir süre daha ödeyeceğiz; acaba bu ülkenin etrafındaki coğrafyanın ateş çemberi içerisine bizi ne zaman sokacaklar ve Türkiye’ye, Türkiye’nin özgür, hür ve bağımsız bir ülke olmasını isteyen bu millete acaba nasıl bir ders vermeye çalışacaklar diye düşüneceğiz. Artık o devirler bitti, biz o devirleri eski Türkiye’de bıraktık. Hedeflerine ulaşan güçlü bir Türkiye’ye adım adım hep birlikte gidiyoruz.” dedi.
Bakan Soylu konuşmasına şöyle devam etti: “Bugün ülkenin her tarafında bu birlikteliği ortaya koymaya çalışan bir anlayış var. Bakın, valilerimizle birlikte kıymetli, saygıdeğer Cumhurbaşkanımızın hanımefendileri Emine Erdoğan Hanımefendi’nin de himayelerinde bir program gerçekleştiriyoruz. “Biz Anadolu’yuz” diye bir program. Biraz önce yine birtakım rakamları aldım. Doğu’dan, Güneydoğu’dan 15 yaşın altındaki çocuklarımızı üç dört günlüğüne -ki Ankara da aynı programda ev sahipliği yapıyor- batıdaki çeşitli vilayetlerimize getiriyoruz. Uçaklarla alıyoruz, ilk kez uçağa binen çocuklar. İlk kez batıda bir vilayete giden çocuklarımız, ilk kez başka bir vilayette öğrenci arkadaşlarıyla tanışan çocuklarımız ve onlara bir şey söylemek istiyoruz. Bizim medeniyetimiz, zengin bir medeniyettir. Bizim medeniyetimiz, büyük bir medeniyettir. Hacı Bayram-ı Veli’den Akşemsettin’e kadar, Mevlâna’dan Selimiye Camisi’ne kadar, Topkapı Sarayı’ndan imarethanelere kadar bizim medeniyetimiz, büyük bir medeniyettir. Çanakkale’den Dumlupınar’a kadar, bizim medeniyetimiz Malazgirt’e kadar büyük bir medeniyettir. Bizi birbirimizden ayırmaya çalışanlara karşı biz birbirimize daha fazla kenetlenmek istiyoruz çünkü Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmak istiyorlar. Onun için de birtakım fay hatları üzerinden bu ülkede birtakım fitne odaklarını çalıştırmaya, birtakım fitne odaklarını devreye sokmaya çalışıyorlar.
Kıymetli muhtarlarımız, Türkiye buna takati yetmeyecek bir ülke değildir. Bugün Türkiye üzerinde Batı tarafında birtakım sıkıştırmaların da temelinde bu yatmaktadır. Bizim kendi kendimize karar vermemize, kendi irademizle geleceğimizi şekillendirmemize tahammül edemiyorlar. Demokrasiyi onlardan çok daha iyi bir şekilde uygulamamıza tahammül edemiyorlar. Onlar yüzde bir büyürken, yüzde bir küçülürken bizim ülkemizin 15 Temmuz’u başımıza getirmelerine rağmen istikrarlı bir şekilde 2017’in ilk çeyreğinde, ikinci çeyreğinde yüzde beş büyümemize tahammül edemiyorlar. Onlar Türkiye’yi istikrarsız gibi göstermek istediler. Türkiye’ye turist gitmesin istediler. Türkiye’nin ihracatı azalsın istediler. Türkiye’de insanlar yarına umutsuz baksınlar ve geleceğe güvenle bakmasınlar, güven endeksleri tamamen yukarıdan aşağıya çöksün, insin istediler. Ama buna muvaffak olamadılar. Türkiye’yi tanımıyorlar, Türkiye’yi bilmiyorlar ve Türkiye’nin bugün başında olan liderin kararlılığını, onlardan çekinmediğini, hem idamlık gömleğinin hem de bayramlık gömleğinin cebinde olduğunu ve bu ülkenin hürriyeti, özgürlüğü, bayrağı, ezanı için şahadet etmeyi göze aldığını hiçbir zaman tasavvur edemiyorlar ve anlayamıyorlar. Size şunu söylemek istiyorum: Onlar bunu yaptılar. Türkiye iki çeyrekte yüzde beş büyüdü. Bugün Antalya’da bu yaz otellerin %90’ın üzerindeki doluluklarla geçirdik. Ege’de %90’ın üzerindeki doluluklarla geçirdik. Onlar Türkiye’yi terörle imtihan etmek istediler, Diyarbakır’da bu yaz oteller dolu oldu. Mardin’de yer kalmadı. Van’a İranlı turistler geldi. Onların inadına Türkiye’nin her yerinde yükselmenin, büyümenin ve onların inadına 15 Temmuz’a bu milletin yükselmesiyle beraber cevap vermenin hep beraber gayreti içerisindeyiz.
Bu, milletle beraber olan bir tablodur. Çocukluğumdan itibaren bu işlerin içerisindeyim. Çocukluğumdan itibaren. Bir muhtarın mahallesinde elektrik kesildiği zaman hangi dertle dertlendiğini bilen kardeşlerinizden bir tanesiyim. Acaba okulun bir eksiği mi var, acaba okulda bir öğretmen eksiği mi var; acaba o okula gidecek olan çocuğun ayakkabısı, onu okula götürebilecek derecede, onun yüzünü yere düşüremeyecek derecede bir ayakkabı var mı diye bunu düşünen, bunu dert eden; gecenin saat ikisinde üçünde, acaba oğlum eve gelmedi, ben nereye ulaşabilirim diye annenin babanın telefon ettiği ve yine ifade etmek istiyorum ki kendi muhtarlığına gelen birtakım o ihbar kâğıtları, haciz kâğıtları sanki kendi evine gelmiş gibi endişe içerisinde kıvranan bir yapı olduğunuzu biliyorum. Bu konuda çözüm üretmek için de büyük bir gayret gösterdiniz, büyük bir mücadele gösterdiniz. Nereye müracaat edilecekse valisine, kaymakamına, belediye başkanına, siyasetçisine, bakanına, milletvekiline, her birine müracaat etme konusunda da büyük bir gayret gösterdiniz. Ama bütün bunları bir dahaki dönem muhtar olayım diye değil o mahalleyi, o sokağı sevdiğiniz için; komşularınızla beraber onlara hizmet edebilecek bir kabiliyeti ortaya koymaya çalıştığınız için, kimi zaman küçümseseler de kimi zaman dudak bükseler de yaptığınız işin aslında demokrasinin en önemli nirengi noktası olduğunu bildiğiniz için ve bütün bunlarla birlikte, bütün bunları gerçekleştirirken de sadece milletin rızasının ve Allah’ın rızasının peşinde olduğunuzu bildiğiniz için, şunu net bir şekilde söylüyorum: Şimdi Mecliste bir yasamız var. İçişleri Bakanlığının nüfus yasası. Hep bahsedilen, konuşulan, değerlendirilen bir yasa. Biraz sonra da bitecek. Sonuna da yetişmek istiyorum. Ama tüm bunları bildiğim için, yıllardan beri de bu büyük emeği onurla ve şerefle taşıdığınız için şu akşama oradan izin alıp önünüzde saygıyla eğilmek için geldim.”
Özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da Devlete olan güveni görerek mutlu olduklarını söyleyen Bakan Soylu “Memleketimizin her bir tarafına gittiğim zaman oradaki vatandaşlarla, muhtarlarımızla görüşüyoruz. Onların gayreti, özellikle Güneydoğu’da, Doğu’da devlete olan güveni görüyor ve mutlu oluyorum. Şunu net şekilde ifade etmek istiyorum. Oralarda dolaşırken hesap da etmiyorum ama biliyorum ki orada bu hizmetlerden istifade eden vatandaşlarımızın ağzından çıkan her bir “Allah razı olsun” cümlesi o mahşer gününde bizim karşımıza bir ilaç olarak çıkacaktır. Bize de lazım olan budur. İşte yarın “Biz Anadolu’yuz” projesi münasebetiyle çocuklarımızla buluşacağız. Biraz önce bahsettim. Mardin’den de 200 çocuğumuz gelecek ve onları Valiliğimiz Ankara’da misafir edecek. Daha önce de Tunceli’den gelen, Afyon’da ağırladığımız evlatlarımızla buluştuk. Hızla devam eden bir proje. Bunun bize verdiği mutluluğu, keyfi o çocukların anılarında, dualarında yer almanın hazzını acaba hangi seçim başarısı verir? Yani özetle, bizim yerel yönetimlere bakışımız, muhtara bakışımız insan odaklı bir bakıştır. Biz bu ülkenin insanını mutlu edelim, evinde huzurla yaşamasını temin edelim, gerisi önemli değildir. Bu, muhtarların da belediye başkanının da bakanın da sorumluluğudur. Herkes de bu sorumluluğun gereğini yapmak zorundadır.” dedi.
Muhtarlığın, hayatın her alanına temas eden bir müessese olduğunu ifade eden Bakan Soylu şunları kaydetti: “İnsanlar makam sahibi insanlara, görevlerinden dolayı 'Allah senden razı olsun' demiyorlarsa veya bunu azaltmaya başlamışlarsa o zaman yapılması gereken bir şeyler vardır demektir ve makam sahibi herkes, bunun gereğinin ne olduğunu gayet iyi bilir. Tabii ki muhtarlığı millet nezdinde böylesine değerli kılan şey, sadece tarihinin eski olması değildir. Asıl mesele, konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi, muhtarlığın, hayatın her alanına temas eden bir müessese olmasıdır. Bu noktada örnek olması itibariyle Afyon İşçehisar Doğanlar köyünün 1949 tarihli muhtar karar defterinden bir alıntı yapmak isterim. 19 numaralı kararda aynen şöyle deniyor: “Köyümüzün okuluna yukarıda yazan gün adedince çocuğunu göndermediği anlaşılan, yukarıda adları ve soyadları yazılı dört şahıstan ikinci defa olmak üzere, yevmiye ellişer kuruştan alınmak suretiyle hizalarındaki cezaların 4275 sayılı Kanun’un 16. maddesi gereğince alınmasına, vermek istemedikleri takdirde haczen tahsiline karar verildi.” İşte muhtarlık böyle bir şeydir.
Muhtar, çocuğumuzun okula gidip gitmediğine de bakar, mahallenin yoluna da. Biraz önce söylediğim gibi, elektriğine de suyuna da milletin huzur ve asayişine de. Sizler seçimle gelmiş insanlarsınız ve seçim, demokrasinin en keskin kılıcıdır. Eğer kendinizi muhtar odasına kapatır, evrak, mühür işi olanların yolunu gözleyerek bir sonraki seçime ulaşırsanız biliniz ki millet önünüze, hiç de hoşlanmayacağımız, bizim de dönem dönem karşılaşacağımız karneler koyar. Başarılı muhtarlar, o türkülere konu olan efsane muhtarlar, en çok ilmuhaberler verenler değil en çok yol yaptıran, en çok hizmet getiren muhtarlardır. Onun için ifade etmek istiyorum ki bu akşam, bu gün hem ülkemiz için hem milletimiz için hem yaptığınız hizmetler için hem yapacağınız hizmetler için hem gelecekte muhtarlarımızın yapacağı hizmetler için çok önemlidir.
Dün, kıymetli Mahalli İdareler Genel Müdürümüz muhtarlarımızın yeni kartının da nasıl olacağını getirdi ve Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ettik. O da çok beğendi. İnşallah önümüzdeki günlerde önemli özellikleri olan muhtar kartını İçişleri Bakanlığı olarak biz bastırıp da tekrar size göndereceğiz. Farklı farklı değil hepsinin aynı anlayışla olabileceği, hepsinin gizlilik özelliği, hologramı olduğu bu muhtar kartlarını da inşallah size çok yakın bir zaman dilimi içerisinde ulaştıracağız. Diğer, Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatını verdiği ve talimat olarak bize ilettiği, Başbakanımızın bizi talimatlandırdığı özellikle söz verilen bir mesele daha kalmıştı. İnşallah o meseleyi de önümüzdeki günlerde gerçekleştireceğiz ve böylece Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koymuş olduğu özel talimatlarla muhtarları bir araya tekrar getirmiş olacağız. Biz de bundan çok istifade ediyoruz. Ben İçişleri Bakanı olduktan sonra muhtarlarımıza yazmış olduğum ilk yazı, özellikle ilçe ilçe kaymakamlarımızın ve kendilerinin muhtarlarla toplantı yapmasıydı. Çünkü dertlerimiz bir, hepimizin derdi var. Eksikten yoksun Cenab-ı Allah’tır, hepimizin eksiği var. Bir de bütçe belli, imkânlar belli, kaynaklar belli, yapabileceğimiz yatırımlar da belli. Ama öncelikleri ortaya koyabilmek, sahayı iyi bilebilmekle ancak mümkündür. Onu da her gün gidip her vatandaşla temas edilemeyeceği için temsilciler vasıtasıyla, muhtarlarımızdır, oradaki belediye meclis üyelerimizdir, oranın yerel siyasetçileridir. Ama onun için muhtarlarla bir şekilde direkt temasın kurulması lazım geldiğini o gün itibariyle söyledik. Bunun çok büyük faydasını görüyoruz. Anadolu’da bunu takip ediyoruz. Bunu bir performans kriteri olarak da arkadaşlarımıza söyledim. Yani kaymakamlarımızın muhtarlarla bir araya gelmesi, valilerimizin dönem dönem muhtarlarla bir araya gelmesi, bu toplantıları yapması ve gerçekleştirmesi en önemli meselelerimizden bir tanesidir. Ancak hem aşağıdan yukarıya hem de yukarıdan aşağıya, dikey ve yatay bu iletişimi kurduğumuz sürece eksikliklerimizi giderebilme noktasına ve önceliklerimizi iyi belirleyebilme noktasına hep beraber ulaşabiliriz. Şunu söyleyeyim: Yaptığınız iş önemli, öncelikli, milletimizin rızasını ve milletimizin gönlünü alan bir iştir. Milletimizin emininde olan bir işitir. Allah sizden razı olsun. İnşallah nice Muhtarlar Günü’nde ve her günün muhtar günü olduğu bilinciyle nice günlerde bir araya gelmek dileğiyle sizlerle birlikte olmaktan büyük bir onur duyduğumu ifade ediyor, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğümüze, Ankara Valiliğimize hepinizin huzurunda çok teşekkür ediyor, başta hanımefendi muhtarlarımız olmak üzere beyefendi muhtarlarımıza, her birine ayrı ayrı teşekkürlerimizi sunuyorum. Aynı zamanda sizlerle mesai arkadaşı olmaktan da büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum.”
Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca da yaptığı konuşmada, vatandaşın her derdini, sıkıntısını çözmek için gece gündüz çalışan muhtarların devletimizin en ücra köşeye uzanan eli, gözü, kulağı olduğunu söyledi. Bu hakkı teslim etmek ve kamuoyunda farkındalık oluşturmak için, 19 Ekim’in “Muhtarlar Günü” olarak kutlanmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a şükranlarını sundu.
Türk kamu yönetiminin ve toplumsal hayatımızın önemli yapı taşlarından olan muhtarlık müessesesinin yerel demokrasinin en eski örneğini temsil ettiğini belirten Vali Topaca konuşmasında şunları kaydetti: “Muhtarlarımız, bulunduğu mahallelerde, devletimizi temsil etmekte ve halkımızla devlet kurumları arasında köprü vazifesi görmektedir. Vatandaşlarımızın devlete ihtiyaç duyduğunda çalacakları ilk devlet kapısı muhtarlarımızdır. Muhtarlık kurumu, hem sevinçte hem de hüzünde halkının her zaman yanında ve hizmetindedir.
Muhtarlarımız, millî iradenin birer temsilcisidir. Halkın içinden ve halkın seçtiği, demokrasinin âdeta çekirdek yöneticileri olan muhtarlarımızın, yönetime daha fazla katılmaları, halkımızın talep ve isteklerinin gerçekleşmesine daha fazla katkı sağlayacaktır.
Köy ve mahalle muhtarlıkları, ülkemizde demokrasinin gelişmesine katkıda bulunurken yönetime katılımı sağlamanın da önemli araçlarından biridir. Muhtarların, vatandaşlarımızın kolay ve hızlı bir şekilde ulaşıp sorunlarını dile getirdiği en yakın yönetim kademesi olması itibariyle, kamu hizmetlerinin yürütülmesindeki rolü büyüktür.”
Muhtarların mahallelerindeki her sorunu bire bir yaşayan, sorunların sebeplerini, sonuçlarını yaşayarak gören ve tespit eden, dolayısıyla çözümünde de en doğru fikrin alınabileceği kamu görevlileri olduğunu vurgulayan Vali Topaca, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün gelinen noktada muhtarlarımızın ve muhtarlıkların kurumsal sorunlarının olduğunun bilincindeyiz. Öncelikle mahalle muhtarları, görev ve yetki açısından belirsiz bir konumdadır. Fonksiyonları âdeta yok olmuş gibidir.
Muhtarlık kurumu, devlet kurumları arasında sayılmayacak kadar çok görevi bulunmasına rağmen, kanunla belirlenmiş hiçbir yetki, gelir ve yaptırım gücüne sahip olmayan tek kurumdur.”
Konuşmasında, mahalle muhtarlarının görev ve yetkilerinin düzenlendiği 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun’a da değinen Topaca, “Yasalaştığı dönem şartlarına göre oldukça demokratik ve katılımcı bir yasa olmasına rağmen, bugün itibarıyla yetersiz kalmaktadır.
Bu Kanun ile mahalle muhtarlarına verilen görevler, daha sonra çıkan yasalarla başka kurumlara aktarılmıştır. Bu yasaya göre, yaptıkları işler karşılığı, muhtarların harç alma yetkisi vardı. Bu gelirler ile muhtarlık işleri için gerekli kira, ısıtma, aydınlatma, hademe ücreti gibi masrafları bu harçlardan ödeme imkânları vardı.
Bugün, bu Kanun’un hükümlerinin birçoğunun uygulama imkânı kalmamıştır. Uzun yıllar özlemi duyulan mahalli idareler reformu hükümetimiz tarafından yapılarak belediyeler yetki, görev ve mali kaynaklar açısından güçlendirilmiştir. Ülke olarak yerel yönetim reformunun önemli ve faydalı sonuçlarını gördük. Şehirlerimizin altyapısı ve üstyapısı yenilendi ve güzelleşti. Yerel yönetimler daha demokratik kurumlar hâline geldi.
Ancak 442 sayılı Köy Kanunu ve mahalle muhtarlıklarının düzenlendiği 4541 sayılı Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun henüz ele alınamamıştır.” dedi.
Konuşmasının sonunda muhtarlara hizmetlerinden dolayı şükranlarını sunan Vali Topaca, “2015 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun yaklaşık %93’ü mahalle muhtarlıkları ve belediyelerin yetki alanında yaşamaktadır. Yaklaşık 75 milyon nüfusa hizmet eden mahalle muhtarlarının görev ve yetkilerinin günümüz şartlarına göre yeniden düzenlenmesi, kamu hizmetlerinin daha etkili ve verimli sunulması açısından çok faydalı olacaktır. Büyükşehirlerde devlete erişmekte sıkıntı çeken vatandaşlarımızın sorunlarının çözümünde güçlendirilmiş mahalle muhtarlıklarının çok faydalı olacağını değerlendiriyorum. Diğer taraftan, yerel yönetim reformunun eksik kaldığını düşündüğüm mahalle muhtarlıkları ayağını da tamamlamış olacağız. Yapılacak değişiklik demokrasiyi daha da güçlendirecektir.” diye konuştu.
Törende, muhtarlar adına Şereflikoçhisar ilçesi Kale Mahallesi Muhtarı Galip Mutlu da bir konuşma yaparak devlete hizmet verdiklerini belirtti. AK Parti Hükûmeti döneminde özlük haklarının iyileştirildiğini belirten Mutlu, muhtarlıkların ihtiyaçlarına yönelik yeni düzenlemelerin yapılmasını istedi.
Ankara Valisi Sayın Ercan Topaca’nın, İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’ya hediye takdim etmesinden sonra muhtarlarla hatıra fotoğrafı çektirildi. Program, Ankara Valiliğince muhtarlara hediyeler verilmesiyle sona erdi.